Türkiye’nin Coronavirüs mücadelesi Dünyaya örnek

Paylaş:

Küresel salgınla en başından itibaren ulusal bir mücadele yürüten Türkiye, aldığı ciddi kararlarla dünyaya örnek oldu. Corona virüsüne karşı Sağlık Bakanlığı’nın ulusal bir refleksle çok iyi organize olduğunu vurgulayan Opr. Dr. Cevdet İzmirli “Bakanlığımız kriz dönemini çok bilinçli yönetti ve halkın duyarlılığı ile bu ölümcül tehtid kontrol altına alındı” dedi

Kulak Burun Boğaz Hastalıkları Uzmanı Opr. Dr. Cevdet İzmirli, Corona virüsünün Türkiye’ye sıçramasının ardından Sakaryada da vatandaşların korkuya kapıldıklarını ancak, gerekli tedbirlerin alındığı sürece bu tehlikenin atlatılabileceğini söyledi.

Dünyanın ilk kez tanıştığı ve henüz önlem için harekete geçmediği salgına karşı ilk savaş açan ülkelerden birinin Türkiye olduğunu belirten Dr. İzmirli, “Sağlık Bakanlığımız, bu salgına karşı öngörülü davranarak gerekli tedbirlerin alınmasında zamanlamayı çok iyi yaptı. Bu süreçte yürütülen çalışmalar tüm dünyada örnek teşkil etti” dedi.

‘VİRÜSLER HEP VARDI’

Virüslerin yol açtığı hastalıklar ve son olarak görülen Corona virüsü ile ilgili bilinmesi gerekenleri, kamuoyunu aydınlatmak amacıyla Sakarya Haber Ajansı’na konuşan Dr. Cevdet İzmirli, şunları dile getirdi:

“41 yıllık hekimliğim süresince daima grip hastalıklarıyla boğuşuyoruz. Bunun çeşitli virüsleri var. Bu virüslerin etki süreleri, etkileri değişik değişik dönemlerde geliyor. Biliyorsunuz daha önce domuz gribimiz  vardı. O da ayrı bir havaydı. Kuş gribimiz vardı. Tavukları telef ettiler. Peki, bunlar ne oldu? değil mi! Şimdi de Corona var…

Bu grip daha önce yok muydu? Vardı… Ama ortam buldu kendine. Ortam bulduğu yerde ‘hortladı’ diyelim. Her sene hortlar tabi. Ama dikkat ediyorsanız toplum ne zamanki sanayileşti ne zamanki eski örf ve ananelerini kaybettiler, hastalıklar fazlalaştı. Ben öyle görüyorum. Ben elektriğin suyun yolun olmadığı Diyarbakır gibi bir yerde hükümet tabipliği yaptım ki, yaptığım köydü. Çok ilkel bir yerdi. Ama inanın böyle hastalıklar yoktu. Ama neydi doğa ile beraberdiler. Yaşam alanlarına hiçbir zaman sanayileşmiş toplumu getirmediler. Hep doğa içinde kaldılar. Kendi immün sistemleri ve bağışıklık sistemleri güçlü bir toplum olarak enfeksiyonlara karşı mukavemeti yüksekti.

Bununla ilgili hatırlarsınız örf ve ananelerimizden birisidir. Evimize biri misafir geldiği zaman ne ikram ederdik? Peki çıkarken ne ikram ederdik; gene kolonya… Atalarımız bunu yakalamış bir yerde. Ben küçükken hatırlıyorum, annem;  “oğlum, bayram. Al bu  şişeyi kolonya  doldur öyle getir eve” derdi. Bu demek ki atalarımız bu işi iyi biliyorlarmış. Corona o zamanlarda vardı. Ama biz sanayileşmiş toplum olarak ne yaptık? Modernizasyona geçtik. Kolonya olayını kaybettik.

Şimdi ne yapıyoruz Corona virüsüne? ‘Kolonya…’

Bakın, Corona virüsü solunum sistemiyle dışarıya partikül halinde geçiyor. Geçtiği yerde risk oluyor. Ve orada 1 kişi 265’ye kişiye geçme olasılığı oluşturuyor. Bu çok büyük bir rakam.

Bizim halkımız ne yapıyor hapşırdığı zaman ellerini ağzını kapatıyor. Peki bu elden nereye geçiyor; sana geçiyor bana geçiyor. Bunu engellemek için de hapşırdığımız  öksürdüğümüz zaman elimize değil dirsek içine aksiyon sağlamalıyız. Neden? Çünkü ten canlıdır ve organizma canlı olan yerde kendine hayat sağlar. Cansız ortamda virüsün yaşama şansı yok. Çiçeği nereye ekiyoruz? Betona eksek çiçek olur mu? İşte bu sebeple virüsün tende yaşama şansı var. Çünkü vücudumuz yaşatıyor. Virüs, yaşam yerini bizim vücudumuzdan alıyor. Vücuda geliyor ve burada yaşıyor, burada çoğalıyor, topluma bulaşıyor.

Bizim örf ve ananelerimizde ne vardır? El yıkama olayı vardır. Hem yemek öncesi hem yemek sonrası ellerimizi yıkarız. Hem bir yere misafirliğe giderken ellerimizi yıkar temizlenerek gideriz. Oradan eve geldiğimiz zaman da ellerimizi yıkarız. Biz sanayileşmiş modern dediğimiz bir toplum olarak biz neyi kaybettik? Bunları kaybettik. Ama bir musibet bin nasihate bedeldir. Bu durumun toplum için bin nasihatten daha hayırlı olacağına inanıyorum.

TOPLUMDAKİ PANİK DURUMU

Bu durumda panik olmaya gerek yok. Önce tedbir, sonra takdir… Tedbirsiz takdir beklemek: Asla! Müspet ilimin dışında bu. Biz toplum olarak biraz da cahil bir toplumuz. Kendimize güvensiz bir toplumuz. Güvenli toplum, güvenli kişi asla bu durumdan tedirgin olmaz. Ben şahsım olarak bir hekim olarak hiç tedirgin değilim. Neden?

Tek kelime ile ifade ediyorum: Ben tedbirimi alıyorum!

Aşı kimse olmuyor. Ben 25 yıldır grip aşısı yaptırıyorum. Bu aşının faydası yok diyorlar doktor bey diyorlar. Bu durumun  verimi bugün işte. Siz tepenin öte tarafını göreceksiniz. Gelecek için ne yapıyorsunuz, neler hazırlıyorsunuz? İhtiyarlıkta, emeklilikte rahat edeyim diyorsunuz. Peki kardeşim, ihtiyarlıkta sağlık için ne yapıyorsun, ne yaptın? Olmadı… Hastalık gelmiş gelmeden önce ne yaptın? Gene olmadı… Panik yapıyorlar. Ama bunun arkasında bir travma var. Şimdi bir travma gelişecek. Psikolojik sorunlar ortaya çıkacak. Temizlik hastalığı, ankisiyete yaygınlığı artacak. Artık temizliğe dayanacak toplum.

Bir diğer gerçek de biz çabuk unutan bir toplumuz. Deprem oldu Sakarya’da 99 depremi unutuldu gitti, şehitlerimiz oldu unutuldu gitti. Bunun adını ben biraz da şöyle koymak istiyorum; sorumsuzluk! Biraz daha sorumluluk idraki içinde olmalıyız.

TEDBİRLERDE BAŞARILI SÜREÇ

Sağlık Bakanı’mız bu süreçte çok başarılı. Bu kriz dönemini çok bilinçli yönetiyor. Siyasetle bilimi ayırıyor, karıştırmıyor. Ben 8 yıl başhekimlik yaptım Eğitim Araştırma Hastanesi’nde… Bir hekim olarak bir vatandaş olarak süreci izliyor analiz ediyorum.

Bilimle ilimle siyaset asla yanyana gelmez. Bu noktada Sağlık Bakanımız Sayın Fahrettin Koca, ilmî davrandı ve bu süreçte hiçbir zaman ilmin içine siyaseti koymadı. Türkiye’yi dünyada örnek gösterdi. Bu noktada kendisini cann-ı gönülden tebrik ediyorum. Bu işin içinde idarecilik yapmış bir hekim olarak, daha önce toplum sağlığı noktasında Sakarya’da büyük projelerde önemli hizmetlerde bulunmuş bir hekim olarak kendisini kutluyorum.

Son olarak altını çiziyorum; ellerimizi yemekten önce ve sonra araçlarımızı kullandıktan sonra mutlak surette yıkamayı unutmayalım. Dezenfektan ve kolonya olayında biraz daha duyarlı olalım. Umarım bundan sonra tüm insanlık bu tür olayları yaşamaz ve daha sağlıklı günlere kazasız belasız bilinçli bir şekilde ulaşırız.” • Şule BAYRİ