1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü’nün anlam ve önemi

Paylaş:

1 Mayıs, ‘Emek ve Dayanışma Günü’, ‘Haksızlıklarla Mücadele Günü’ veya ‘İşçi ve Emekçi Bayramı’ gibi çeşitli isimlerle anılsa da, bu gün aslında sadece bir bayram değil, tarih boyunca yaşanan acıların ve emekçilerin uğradığı zulümlerin hatırlandığı çok önemli bir gündür.

Sanayi devriminin başladığı 1820’lerde işçilerin yaşamış olduğu sorunlar, o dönemin ilkel sermaye sahipleri ve onlara destek veren siyasiler tarafından göz ardı edilmiş; emekçiler büyük acılar çekmiş ve bu acılar, zamanla işçilerin hakları için verdikleri mücadelelerde ağır bedellere mal olmuştur.

2025 yılı itibarıyla kapitalizmin sömürü düzeni hâlâ devam etmektedir. İşçilerin çalışma koşulları, yetersiz asgari ücret, güvencesiz istihdam, sendikal hakların ihlali ve kendilerine uygun çalışma ortamlarına ulaşamamaları gibi sorunlar güncelliğini korumaktadır.

Türkiye’de, 2023 verilerine göre, yaklaşık 26 milyon insan işçi, memur, esnaf, taşeron işçi ve kayıt dışı çalışan olarak iş hayatında yer almaktadır. Birçok çalışan, asgari ücretin altında, güvencesiz ve kötü koşullarda çalışmakta; sendikaya üye olmaları durumunda işten çıkarılma tehditleriyle yüzleşmektedir.

Üretkenlerin Söz Sahibi Olması Gerekiyor

Çalışanların karşılaştığı sorunların kaynağı, geçmişten gelen ve günümüzdeki adaletsiz yönetim anlayışlarıdır. Sosyal adaletin sağlanabilmesi için üretkenlerin, yani emekçilerin bu ülkenin yönetiminde söz sahibi olmaları son derece önemlidir. Hiç kimse, işçilerin sorunlarına işçiler kadar duyarlı olamaz. Çalışanlar, aileleriyle birlikte neredeyse 70 milyona ulaşan bir nüfusa sahip olarak büyük bir siyasî güç teşkil ediyor. Ancak bu kuvvet, yerel ve merkezi yönetimlerde etkili olabilecek bir yapıya dönüşememektedir. 1 Mayıs’lar, genellikle hükümete seslenmek için bir fırsat olarak sıkça anılmakta, ama ne yazık ki, bu eylemler çoğu zaman belirsiz bir süre medyada yer aldıktan sonra unutulmakta ve bir sonraki 1 Mayıs’a kadar hiçbir değişim yaşanmamaktadır.

Hep Aynı Şarkı

Emekçiler, aralarındaki dayanışmayı güçlendirip, ortak bir bilinçle hareket ettiklerinde insan onuruna yakışan bir yaşam elde etme şansına sahip olacaklardır. Aksi takdirde, Cem Karaca’nın vurguladığı gibi, “İşçisin sen işçi kal” gerçeğiyle yüzleşmek zorunda kalacaklardır. Bu nedenle, 1 Mayıs, yalnızca bir coşkuyla kutlanacak bir gün değil; emekçilerin hakları için sürdürülen mücadelenin ortak bilinci ve dayanışmasıyla anlam kazanması gereken bir gün olmalıdır.

Levent BAYRİ

Bir yanıt bırak