Korona ile 1 yıl

Paylaş:

Mart ayı, bir uyanış ve bir diriliş ayı… Uzun ve zorlu geçen kışın ardından gelen bahar her canlının uyanışına vesiledir. Son cemre de toprağa düşüp, ağaçlar çiçek açarken bu bahar, toplumsal bir uyanışla sağlıklı günlerin bir müjdecisi olsun istiyoruz.

Çin’in Wuhan kentinde ortaya çıkarak tüm dünyayı saran Koronavirüs salgını, geçen yıl bu ayda Türkiye’ye bulaşmıştı. İlk vakanın görüldüğü 11 Mart 2020 tarihinden itibaren ülkece kabus dolu günlerden geçtik, geçiyoruz… Okullar, işyerleri kapandı. Evlere kapatıldık. Yaşam seyrimizi, tüm alışkanlıklarımızı değiştiren bir virüsle tüm dünyanın düzeni bozuldu. 1 yıldır maskeli ve sevdiklerimizle bile mesafeliyiz. Yaşam standartlarını alt üst eden bu salgın, tüm insanlığı teslim aldı ve nice güçlü ülkelerin, gözle görülmeyen bir vürüs karşısında ne kadar acz içinde kaldığını ortaya koydu.

Korana virüs, sonra yeni tip koronavirüs Covid-19 olarak adlandırılan bu esrarengiz virüsle bir yıldır mücadele verilirken dilimize yeni kelime ve kavramlar girdi; Antijen, antikor, bağışılık, test pozitif-negatif, pandemi, semptom, entübe, temaslı, immün plazma, filyasyon, maske-hijyen-sosyal mesafe, normalleşme, karantina, pik, mutasyon, aşı, HES kodu… Bunların bazıları önceden bilinse de, bu amaç ve bu sıklıkla kullanmadığımız bu kelime ve kavramlar günlük hayatımızda artık yer etti.

Yaşamı kabusa çeviren olay, önceleri ‘Epidemi’; yani kontrolden çıkmış, geniş bir coğrafi alanda meydana gelerek ve nüfusun son derece yüksek bir oranını etkileyen bir hastalık salgını olarak tanımlandı. Daha sonra tüm dünyaya yayılması nedeniyle; Bir hastalığın veya enfeksiyon etkeninin ülkelerde, kıtalarda, hatta tüm dünya gibi çok geniş bir alanda yayılım göstermesi olarak adlandırılan ‘Pandemi’ye dönüştü.

1 Aralık 2019 tarihinde Çin’de ortaya çıkan gizemli hastalık, beklenmeyen bir hızla dünyada yayılırken ne ilginçtir ki, ülkemizde ilk vakanın görüldüğü 11 Mart 2020 tarihi, Dünya Sağlık Örgütü’nün (DSÖ) pandemi ilan ettiği tarih oldu…

Evet, Türkiye korona virüsle tanışalı bir yıl oldu. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın, Türkiye’de ilk vakanın tespit edildiğini duyurmasının ardından başlayan virüsle amansız mücadele halen sürüyor.

Korona virüs mücadelesinde büyük umutlarla yola çıkıldı. Ancak 3 kez pik yapan salgında ibre yine yukarı doğru gitme eğilimi gösteriyor. 11 Mart 2020’de bir vaka açıklayan Türkiye, şimdi listenin en üstlerinde yer alıyor. Dünyadaki verileri, salgının başından bu yana yayınlayan worldometers sitesine göre Türkiye 2 milyon 821 bin 943 vaka ile bu başlıkta 9’uncu sırada. Ölü sayısı sıralamasında ise 29 bin 227 can kaybıyla 18. basamakta yer aldı.

Salgının 1. yıldönümü olan 11 Mart’ta açıklanan son verilere göre, yeni 14 bin 556 vaka tespit edilirken aynı gün 67 kişi daha hayatını kaybetti. Toplam vaka sayısı 2 milyon 821 bin 943, toplam can kaybı ise 29 bin 227’ye yükseldi. Ağır hasta sayası ise 1309 olarak kaydedildi. DSÖ’nün salgını pandemi ilan edişinin üzerinden tam bir yıl geçerken dünyada 118 milyon 465 bin 728 kişi hastalığa yakalandı. 2 milyon 627 bin 29 insan ise hayatını kaybetti.

Şimdi tek çare olarak görülen aşı uygulaması tüm dünyada olduğu gibi ülkemiz ve Sakarya’da da devam ediyor. 

İç işleri Bakanlığı genelgeleri doğrultusunda, Sağlık Bakanlığı’nın etkin çalışmaları kapsamında il hıfzısıhha kurullarınca açıklanan tedbir ve denetim kararları yoğun bir biçimde uygulanıyor.

İller, Kovid-19 risk değerlendirme kriterlerine göre 4 kategoriye ayrıldı. Düşük riskli (mavi), orta riskli (sarı), yüksek riskli (turuncu) ve çok yüksek riskli (kırmızı) olarak kategoriler belirlendi. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “Tedbirli ve kademeli normalleşeceğiz” açıklaması yaparken sistemli mücadelenin gözle görülür olumlu sonuçlar verdiğinin altını çizdi ve “Tablolar, bize, ‘üstesinden geleceksiniz, direnin’ diyor. Vaka tespitinde, hasta tedavisinde, yoğun bakımda başarılıyız. Mücadelede üstün güç biziz. Bizi sonuca götürecek kural açık: Hareketi azalt, izolasyonu artır!” uyarısında bulunuyor.

Bu uyarılar ne yazık ki Sakarya’daki tabloyu pek etkilemiyor! Halen çok riskli kırmızı duran Sakarya’da çok sert tedbirler gündemde. Önceliklikli hedef turuncuya geçmek… Sakarya Valisi Çetin Oktay Kaldırım, İl Sağlık Müdürü Aziz Öğütlü’den, salgınla mücadelede yürütülen çalışmalarla ilgili aldığı brifing sonrası, çok kritik bir haftaya girdiğimize dikkat çekti ve hayatı normale çevirebilmek için tedbirleri daha da sıkılaştırarak, denetimleri 3 katına çıkardıklarını açıkladı. Salgınla topyekün bir mücadeleye girilmesi gerektiğini vurgulayan Vali Kaldırım, bu mücadelede yalnızca birkaç kurum ya da birimin değil, ilimizdeki tüm aktörler ile paydaşların en küçük katkısının bile büyük önem arz ettiğini söylüyor. Mavi renge ulaşmak için toplum olarak bu çağrılara kulak verilmesi gerek.

Bilim insanlarının gayretleri, sağlık camiasının fedakâr çalışmaları bu virüsten kurtuluşa umut olurken, aynı sorumluluk ve bilincin toplumun her alanına yansıması gerekiyor. Yoksa tüm bu emekler boşa gidecek. Maskesiz mesafesiz günlere kavuşmak istiyorsak, biraz gayret edelim lütfen! 

Yeni Sakarya’dan Mart çıkarması

Önemli gün ve haftaları içinde barındıran Mart ayının yakın tarihimizde ayrı bir önemi vardır.  Türk tarihi Mart ayında zafer ve destanlarla doludur… ‘12 Mart 2021’ vatan şairi Mehmet Akif’in şiirinin TBMM’de İstiklâl Marşı olarak kabul edilişinin 100. yıldönümüydü. 

Tıbbiyelilerin vatanın işgaline karşı gösterdikleri tepkiden ve duruştan kaynağını alan ‘14 Mart’ta Tıp Bayramı’nı kutladık…

Çanakkale’yi düşmana geçilmez kılan ‘18 Mart’ta Çanakkale Zaferi’nin 106. yılını idrak edeceğiz. 

Gece-gündüz eşitliğinin yaşandığı ‘21 Mart’, Nevruz günü ilkbaharın gelişi olarak kabul edilir, 21 Mart, nevruzun yanı sıra Dünya Şiir Günü, Uluslararası Irk Ayrımıyla Mücadele Günü, Orman Günü ve Orman Haftası olarak da bu ayda yerini alır. ‘30 Mart’ Fatih Sultan Mehmet’in Doğumu (1432) ve yine ‘30 Mart’ II. İnönü Zaferi’dir (1921).

Bir uyanış ve bir diriliş ayı olarak kabul edilen Mart ayı Yeni Sakarya için de bir yükseliş ayı oldu adeta… Siz sevgili okurlarımızın beğenisini alan röportajlar dizisi, içerik ve çalışma şekli ile fark attı. 

Önemli gün ve haftaları baz alarak gündem oluşturan röportajlar, aramıza yeni katılan Sakarya basının tecrübeli ismi Elif Tahtakale’nin kaleminden çıktı… “8 Mart Dünya Kadınlar Günü” için, toplumun her kesiminden Sakaryalı kadınlara, stajyer muhabirimiz Tuğba Korkmaz ile birlikte mikrofon uzatan Reklam ve Halkla İlişkiler Müdürümüz Elif Tahtakale güzel bir sayfayı oluşturdu. Röportajda verilen mesajlarla günün anlam ve önemi toplumda yankı bulurken, kadınlar için yapılan özel sayfalar bununla kalmadı… Ardı ardına 4 gün süren röportajlar farklı bir formatta devam etti. Muhabirimiz Seda Peker, mikrofonların aranılan başarılı ismi Yahya Bakır’ın koordinesinde, ilimizin 4 önemli ismi ile bir araya gelerek sohbet tadında röportajlar gerçekleştirdi. 

Sırada şimdi ‘14 Mart Tıp Bayramı’ nedeniyle hazırladığımız röportajlar var… Yine Yahya Bakır, Elif Tahtakale ve Tuğba Korkmaz’ın imza attığı, bu güzel çalışmalar bugün 2 ve 10. sayfamızda yer aldı. Pandemi sürecinde yaşananlar, bilinmesi gerekenler, merak edilen sorular ve çarpıcı açıklamaların yer aldığı sayfaları merak ve keyifle okuyacaksınız.

Yarından itibaren aralıksız olarak ilimiz tıp camiasının değerli isimleri bu röportajlar dizisinde konuk olacak. Diğer yandan; Mehmet Ersöz ve Abdülkadir Şen’in eseri, bir şehir klasiği haline gelen Ahde Vefa sayfası her iki haftada bir salı günleri 10. sayfadaki yerini alıyor. Aynı ikilinin hazırladığı yine salı günleri yayınladığımız Şehirde Geçen Hafta ise, son bir haftanın fotoğrafını çeken güzel bir çalışma. 

Yahya Bakır’ın hazırlayıp sunduğu Şehir Konuşuyor röportajlar serisi ise her hafta Cuma günleri tüm hızıyla sürüyor.

Yerel basının en zengin köşe yazarına sahip Yeni Sakarya’da, birbirinden değerli yazarlarımızın makaleleri ise geniş okuyucu kitlesini her geçen artırıyor. Gazete sayfalarında çıkan yazılar aynı gün web sayfamızdan da yayınlanarak Sakarya dışında Türkiye ve dünyanın çeşitli ülkelerindeki takipçilere ulaşıyor. Gazetemizin en istikrarlı köşesisini ise çiçekleri hiç solmayan Bizim Bahçe oluşturuyor. Sakarya’nın fenomeni Zeki Aydıntepe’nin kendine özgü üslubu ile her gün kaleme aldığı ve konulara muhatap kişilere gönderdiği çiçeklerle biten yazıları büyük bir merakla okunmaya devam ediyor…  

Bir röportaj zengini olan gazetemizin en çok ses getiren röportajları Engin Arapoğlu’nun kaleminden çıkıyor. Haftalık köşe yazıları çeşitli kesimlerce sıkı takip edilen Arapoğlu’nun, ilimiz iş dünyası, siyasiler ve bürokratlarının önde gelen isimleri ile yaptığı zengin içerikli röportajlar, çoğu zaman gazetemize manşet konusu oluşturuyor… İşte yeni Yeni Sakarya’yı yerel basında tartışmasız üstün kılan da bu yetenekleri bir araya getirmesidir.

Gazetemizde yer alan tüm sayfaları göz zevkinize hitap edecek bir mizanpajla hazırlayan görünmez kahramanlarımızı da unutmamak gerek. Mustafa Süke ve Serkan Arutan bu çalışmalarda büyük emeği geçenlerden. Ayrıca internet adresimiz www.yenisakarya.com’da çok daha fazlasını bulduğunuz haber ve görüntüleri sizlere sunmak üzere tüm editoryal süreci başarıyla yürüten, yılların tecrübesi Ahsen Özkılıç ile çalışkan genç kuşak gazetecilerden Soner Kiraz da bu başarıda pay sahibi olan arkadaşlarımız.

Spor servisimizin başında; futbolda Sakaryaspor ile birlikte ilimizin tüm sportif faaliyetlerini doğru zamanda, doğru çalışmalarla yorumlayan yetenekli isim Süleyman Doğru ve değerli asistleri ile yılların tecrübesi Rahmi Çapa’nın özel haberlerinden zengin bir gazete hazırlama gayretimiz sürüyor…

İlçe haberlerine önem veren Yeni Sakarya, aramıza yeniden katılan Hendek temsilcimiz Mehmet Kavis’in özel haber çalışmalarıyla, gücüne güç kattı. Kavis, adeta haber bombardımanına tuttuğu gazetemizin web sayfasının da hareketlenmesine destek verdi.

Ve yıllar sonra aramıza dönen bir isim… Bilal Aydıntepe. 1999 depremi sonrası kentin ayağa kalkmaya çalıştığı 2000’li yıllarda, Yeni Sakarya’nın yenilenme süreci ofsete dönüş sancılarını birlikte çektiğimiz, her gün daha güzel bir gazeteyi hazırlama çabası ile çalıştığımız Bilal’le tekrar buluşmanın sevincindeyim. Mesleğin görsel ve sanatsal yanını benimseyip kendini bu yolda yetiştirerek, eğitimini tamamlayan genç kuşak görsel yönetmenle kısa zamanda büyük işler yapacağız inşallah…

Tabii ki bu çalışmalar; pandemi sürecinin zor şartlarına rağmen Yeni Sakarya’yı, kurucu sahibi rahmetli Hasan Uyar’ın ilk günkü ilkeli politikasını, kalitesinden ödün vermeden istikrarlı bir şekilde sürdüren gazetemiz sahipleri Melih Uyar, Sinan Uyar ile genel müdürümüz Zeki Aydıntepe’nin gayretleri ile gerçekleşiyor. Özellikle, müessesenin girdi ve çıktılarının takibini üstlenen sorumlu müdürümüz Arda Aydıntepe, yerel basının çok zor bir süreçten geçtiği bu dönemde, gazetenin tüm altyapısını sürdürülebilir bir konumda tutarak büyük bir başarı örneği gösteriyor. İdari büromuzda gazetemizin her işine bir joker gibi yetişen görev adamı Hüseyin Çimen ise büyük emektarlarımızdan.

İşte Yeni Sakarya, böylesine bir çalışmanın ürünü olarak sizlere ulaşıyor… Bizi takip etmeye devam edin.

14 Mart Tıp Bayramı

Gözle görülmeyen bir virüs tüm dünyayı teslim aldı. Hastalığa yakalanma ve nihayetinde ölüm korkusu herkesi sardı. İnsanlar sağlığın her şeyden önemli olduğunu bir kez daha anladı…

Yaşam için temel şart ve anayasal bir hak olan sağlıklı yaşam hakkı, insan hayatına verilen önemin bir göstergesi. Halkın yaşamını sağlıklı olarak sürdürmelerini sağlayacak, kaliteli sağlık hizmetlerini sunmak, devletlerin en öncelikli görevleri başında.

Olağanüstü günlerden geçtiğimiz son 1 yıl, sağlık çalışanlarının değerini, emeklerinin kıymetini tüm dünyaya bir kez daha gösterirken Covid-19 salgınında ilk vakalarının görüldüğü günden bu yana, sağlık hizmetlerindeki niteliğin değeri daha iyi anlaşıldı.

Sağlık camiasının nasıl bir risk altında görev yaptığına ise herkes şahit oldu.

Türkiye’nin virüsle tanıştığı bir yıl içerisinde 300’den fazla sağlık çalışanı hayatını kaybederken, 100 binden fazlasının da virüse yakalandığı kaydediliyor.

Şimdi salgın gölgesinde ‘14 Mart Tıp Bayramı’ buruk bir şekilde kutlanıyor…

Tarihçesine baktığımızda; ’14 Mart’, kaynağını tıbbiyelilerin vatanın işgaline karşı gösterdikleri tepkiden ve duruştan almış. Bugün de sağlık çalışanları tıpkı böylesine bir vatan savunmasındalar. 

Sağlık kahramanlarının salgına karşı gösterdiği bu amansız mücadelede korumaya çalıştıkları; toplumsal, sosyal ve ekonomik hayatımızı en fazla etkileyen unsur olan Türkiye’nin sağlığıdır. 

Topluma karşı görevini yerine getirebilmek için evinden, çocuklarından, ailesinden ayrı kalan hekimler ve sağlık çalışanlarının tüm dünyaya örnek teşkil eden azmi, fedakarlığı, kararlılığı ise takdire şayan. 

Dünya Sağlık Örgütü, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın 11 Aralık 2021 tarihinde yaptığı önerisini kabul ederek, 2021 yılını tüm dünyada “Uluslararası Sağlık Çalışanları Yılı” ilan etti. 

Buna karşılık; zaman zaman sağlık çalışanlarına karşı gösterilen şiddet ve kötü muamele hepimizi derinden yaralıyor.

14 Mart Tıp Bayramı vesilesiyle sorunlarını dile getiren sağlık meslek örgütleri, sağlık emekçilerinin ücretleri ve emeklilik aylıklarının iyileştirilmesi, sağlıkta şiddet yasa tasarısı ve fiili hizmet zammı yasa değişikliği önerisinin ivedi şekilde yasalaşması ve sağlık alanında güvenlik soruşturmalarının kaldırılması gibi taleplerde bulunuyor.

Olağanüstü bir gayretle toplum sağlığı için hayatını hiçe sayan hekimler ve tüm sağlık çalışanlarının bu isteklerine cevap vermek, bir lütuf değil hakkını teslim etmek olsa gerek.

“Ülkemizin her köşesinde, insan hayatının öneminden ödün vermeden, sonsuz sabır ve üstün bir gayret ile çalışan tüm Hekim ve Sağlık çalışanlarımızın ‘14 Mart Tıp Bayramı’ kutlu olsun.”

Levent BAYRİ